Blog
Aort Anevrizması Nedir?
İçindekiler
Aort anevrizması, vücudun en büyük atardamarı olan ve kalpten aldığı oksijenden zengin kanı tüm organlara dağıtan aortun duvar yapısının zayıflaması sonucu, normal çapının %50’sinden daha fazla genişlemesi ve bir balonlaşma yapmasıdır.
Vücudun ana kan yolu olan bu hayati damarın duvarındaki bu zayıflama, tıpkı eski bir bahçe hortumunda veya araba lastiğinde oluşan bir baloncuk gibi, damarın sürekli kan basıncına maruz kalmasıyla zamanla daha da büyüyebilir.
Aort anevrizmasının en tehlikeli yönü, genellikle hiçbir belirti vermeden, yıllarca sessizce büyümesi ve tesadüfen başka bir nedenle yapılan tetkiklerde saptanmasıdır.
Ancak bu sessiz büyüme, damar duvarının giderek incelmesine ve en sonunda yırtılmasına (rüptür) yol açabilir ki bu durum, acil müdahale gerektiren ve çoğunlukla ölümcül olan bir iç kanamaya neden olur.
Bu nedenle, aort anevrizması hakkında bilgi sahibi olmak, risk faktörlerini tanımak ve erken teşhisin önemini bilmek hayati değer taşır.
Aort Anevrizmasının Türleri Nelerdir?
Aort anevrizmaları, aort damarının göğüs boşluğu (toraks) veya karın boşluğu (abdomen) içindeki konumlarına göre iki ana gruba ayrılır:
- Abdominal Aort Anevrizması (AAA): En sık görülen anevrizma türüdür ve karın içindeki aort bölümünde meydana gelir. Genellikle böbrek atardamarlarının altından başlar. Sigara içen, 65 yaş üstü erkeklerde daha sık görülür.
- Torasik Aort Anevrizması (TAA): Göğüs boşluğu içindeki aort bölümünde görülür. Kendi içinde, kalpten çıktığı bölgeye (çıkan aorta), damarın kavis yaptığı bölgeye (arkus aorta) veya sırta doğru aşağı indiği bölgeye (inen aorta) göre sınıflandırılır. Bu tür anevrizmaların takibi ve tedavisi daha karmaşık olabilir.
Ayrıca anevrizmalar şekillerine göre de sınıflandırılabilir. Füziform anevrizmalar damarın tüm çevresini saran mekik şeklinde genişlemelerken, ** sakküler** anevrizmalar damar duvarının bir noktasından dışarı doğru kese şeklinde oluşan balonlaşmalardır.
Aort Anevrizması Neden Olur?
Aort damarı duvarının zayıflamasına ve anevrizma gelişimine yol açan en temel süreç, damar duvarının elastikiyetini ve gücünü sağlayan elastin ve kollajen liflerinin yıkımıdır.
Bu yıkımı tetikleyen başlıca nedenler ve risk faktörleri şunlardır:
- Ateroskleroz (Damar Sertliği): Anevrizmaların en yaygın nedenidir. Damar duvarında kolesterol ve yağ plaklarının birikmesi, kronik bir iltihaplanma sürecini tetikleyerek damar duvarının esnekliğini ve direncini azaltır.
- Hipertansiyon (Yüksek Tansiyon): Sürekli yüksek kan basıncı, aort duvarına aralıksız bir stres uygulayarak mekanik olarak zayıflamasına ve zamanla genişlemesine neden olur.
- Sigara Kullanımı: Anevrizma gelişimindeki en önemli ve değiştirilebilir risk faktörüdür. Sigara içindeki toksik maddeler, damar duvarında iltihaplanmayı tetikler, elastin liflerinin yıkımını hızlandırır ve anevrizmanın büyüme hızını artırır.
- Genetik ve Ailesel Yatkınlık: Ailede aort anevrizması öyküsü olması, riski önemli ölçüde artırır. Ayrıca Marfan Sendromu ve Ehlers-Danlos Sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları, aort duvarının doğuştan zayıf olmasına neden olarak genç yaşta anevrizma gelişimine yol açabilir.
- İleri Yaş ve Cinsiyet: Anevrizma riski yaşla birlikte artar ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülür.
Aort Anevrizmasının Belirtileri Nelerdir?
Aort anevrizması belirtileri, anevrizmanın konumuna, boyutuna ve büyüme hızına bağlı olarak değişiklik gösterir.
Ancak vakaların büyük çoğunluğunda anevrizma, yırtılma (rüptür) aşamasına gelene kadar hiçbir belirti vermez.
- Abdominal Aort Anevrizması (AAA) Belirtileri:
- Karında, özellikle göbek çevresinde hissedilen nabız gibi atma veya zonklama hissi.
- Karın veya sırtta, bele yayılan derin ve sürekli bir ağrı.
- Nadiren bacaklara giden pıhtılara bağlı olarak ayaklarda ağrı veya renk değişikliği.
- Torasik Aort Anevrizması (TAA) Belirtileri:
- Göğüste veya sırtın üst kısmında keskin, yırtılır tarzda ağrı.
- Nefes darlığı, öksürük veya yutkunma güçlüğü (büyüyen anevrizmanın soluk borusu veya yemek borusuna bası yapmasıyla).
- Ses kısıklığı (ses tellerine giden sinire bası yapmasıyla).
Eğer anevrizma duvarı yırtılırsa (rüptür), ani ve çok şiddetli bir ağrı, tansiyon düşüklüğü, baş dönmesi, soğuk terleme ve bayılma ile karakterize, acil tıbbi müdahale gerektiren şok tablosu gelişir.
Aort Anevrizmasının Tanısı Nasıl Konulur?
Anevrizmalar genellikle belirti vermediği için, tanıları çoğunlukla başka bir sağlık sorunu için yapılan görüntüleme testleri sırasında tesadüfen konulur. Tanı ve takipte kullanılan temel yöntemler şunlardır:
- Ultrasonografi: Özellikle karın bölgesindeki abdominal aort anevrizmalarının taranması, teşhisi ve takibinde kullanılan en basit, en ucuz ve radyasyon içermeyen yöntemdir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT-Anjiyografi): Anevrizma tanısında altın standart yöntemdir. Damardan kontrast madde verilerek çekilen bu film, anevrizmanın yerini, tam boyutunu (çapını), şeklini, böbrek veya beyin damarlarıyla olan ilişkisini ve tedavi planlaması için gerekli tüm anatomik detayları üç boyutlu olarak gösterir.
- Manyetik Rezonans (MR-Anjiyografi): BT’ye bir alternatif olup, özellikle kontrast madde alerjisi veya böbrek yetmezliği olan hastalarda tercih edilebilir.
Aort Anevrizma Tedavisi Nasıl Uygulanır?
Aort anevrizması tedavisi, anevrizmanın boyutu, büyüme hızı, konumu ve hastanın genel sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlı olarak kişiye özel olarak planlanır. Her anevrizma anında müdahale gerektirmez.
Takip ve Gözlem (İzlem):
Küçük boyutlu (genellikle abdominal aortada 5-5.5 cm’nin, torasik aortada 5.5-6 cm’nin altındaki) anevrizmalarda, yırtılma riski düşüktür. Bu hastalarda genellikle 6 ay veya 1 yıl aralıklarla ultrason veya tomografi ile anevrizma çapı takip edilir. Bu süreçte en önemli tedavi, risk faktörlerinin agresif bir şekilde kontrol altına alınmasıdır:
-
- Tansiyon ilaçlarıyla kan basıncının sıkı kontrolü.
- Kolesterol düşürücü statin grubu ilaçların başlanması.
- Sigaranın kesinlikle bırakılması.
Cerrahi Onarım (Ameliyat):
Anevrizma, yırtılma riskinin arttığı belirli bir çapa ulaştığında, hızlı büyüdüğünde veya belirti vermeye başladığında müdahale gerekir. İki ana müdahale yöntemi vardır:
-
- Açık Cerrahi Onarım: Geleneksel yöntemdir. Karın veya göğüs duvarına yapılan büyük bir kesi ile doğrudan anevrizmaya ulaşılır. Anevrizmalı damar bölümü çıkarılarak yerine “greft” adı verilen sentetik bir damar dikilir.
- Endovasküler Onarım (EVAR / TEVAR): Minimal invaziv, yani kapalı yöntemdir. Genellikle kasık atardamarlarından girilerek, kateterler yardımıyla ilerletilen ve “stent-greft” adı verilen özel kaplı bir stent, anevrizmanın içine yerleştirilir. Bu stent açılarak anevrizmayı içeriden kaplar ve kanın anevrizma kesesine girmesini engelleyerek yırtılma riskini ortadan kaldırır. İyileşme süreci açık cerrahiye göre çok daha hızlıdır.
Sonuç
Aort anevrizması, belirti vermeden ilerleyebilen ve potansiyel olarak ölümcül sonuçlar doğurabilen ciddi bir damar hastalığıdır. Ancak, günümüzdeki gelişmiş görüntüleme teknolojileri sayesinde erken teşhisi ve takibi mümkündür.
Risk faktörlerine sahip kişilerin (özellikle 65 yaş üstü sigara içen erkekler) düzenli kontrol yaptırması, bu “sessiz tehlikenin” zamanında saptanmasını sağlar.
Küçük anevrizmaların risk faktörü kontrolü ile yakından izlenmesi ve kritik boyuta ulaşan anevrizmaların modern açık veya kapalı (endovasküler) yöntemlerle zamanında tedavi edilmesi, hayatı tehdit eden yırtılma riskini etkin bir şekilde ortadan kaldırır.
Bir Samsun Kalp Doktoru olarak, hastalarımıza anevrizma yönetimi konusunda en güncel bilgileri sunmakta ve kişiye özel en uygun takip ve tedavi stratejisini belirlemekteyiz.
Aort Anevrizması İle İlgili Sık Sorulan Sorular
Aort anevrizması teşhisi konuldu, hemen ameliyat olmalı mıyım?
Hayır, her anevrizma acil ameliyat gerektirmez. Karar, anevrizmanın çapına bağlıdır. Yırtılma riski, çap büyüdükçe artar. Genellikle 5.5 cm’nin altındaki anevrizmalar, kan basıncı kontrolü ve sigaranın bırakılması gibi önlemlerle, düzenli görüntüleme testleri yapılarak yakından takip edilir. Ameliyat kararı, anevrizma kritik çapa ulaştığında veya çok hızlı büyüdüğünde verilir.
Aort anevrizması olan bir kişi nelere dikkat etmeli?
En önemli üç kural şunlardır: 1) Kan basıncını (tansiyon) doktorunuzun önerdiği hedef değerlerde (genellikle 130/80 mmHg altı) tutmak. 2) Sigarayı kesinlikle bırakmak. 3) Ikınmaya veya ani kan basıncı yükselmesine neden olabilecek çok ağır yük kaldırmaktan ve zorlayıcı egzersizlerden kaçınmak.
Ailemde aort anevrizması var, bende de olur mu?
Evet, riskiniz artmış olabilir. Aort anevrizmasında, özellikle birinci derece akrabalarda (anne, baba, kardeş) hastalık öyküsü olması önemli bir genetik risk faktörüdür. Böyle bir aile öykünüz varsa, 50-55 yaşlarından itibaren bir tarama programı için (genellikle basit bir karın ultrasonu ile) doktorunuzla görüşmeniz önerilir.
Aort anevrizması yırtılırsa (rüptür) ne olur?
Aort anevrizmasının yırtılması, hayatı tehdit eden bir acil durumdur. Karın veya sırtta ani, çok şiddetli, yırtılır tarzda bir ağrı, tansiyonun hızla düşmesi, soğuk terleme ve bilinç kaybı ile kendini gösterir. Vücudun en büyük damarı olduğu için çok hızlı bir şekilde iç kanamaya ve şok tablosuna yol açar. Bu durumdaki hastaların acilen ameliyata alınması gerekir, ancak buna rağmen hayatta kalma oranları maalesef düşüktür. Bu nedenle tedavinin amacı, bu yırtılma olmadan anevrizmayı tespit ve tamir etmektir.
İletişime Geçin

